FARELER VE INSANLAR

John Steinbeck, 27 Şubat 1902'de Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaleti Salinas kentinde çiftlikte çalışan(ırgat) bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası Prusyalı, annesi ise İrlandalı göçmen bir aileye sahiptir. Yaşıtları gibi o da küçük yaşlarda çiftçilik yapmıştır.1920-1926 yılları arasında aralıklarla Stanford Üniversitesi'nde okumuştur.Öğrenimini sürdürebilmek için duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık gibi işlerde çalışmıştır. Okulu bitirememiş öğrencilik yıllarında başladığı yazmayı sürdürmüştür. Çiftlikte çalışırken(ırgatlık) ve işçilik yaparken edindiği deneyimler, eserlerinde işçilerin yaşamlarını gerçekçi bir dile anlatmasına büyük katkı sağlamıştır.
İlk romanlarından başlayarak hep işçileri, yaşam koşullarını, ilişkilerini anlatmıştır. 1929'da yayınlanan ilk kitabı "Altın Kupa" dan sonra 1936'da yayınlanan "Bitmeyen Kavga"da tarım işçilerinin grevi ve bu greve önderlik eden iki Marksisti anlatmıştır. Amerikan çalışma sistemine keskin eleştiriler yönelmiştir. Üçüncü kitabı "Fareler ve İnsanlar" 1937'de yayınlanmasıyla bu kez iki göçmen işçi arasındaki garip ve karmaşık ilişkinin öyküsünü anlatmıştır. Kendisine "Pulitzer Ödülü" getiren ünlü romanı "Gazap Üzümleri" 1940'ta sinemaya aktarılmıştır. II. Dünya Savaşı yıllarında daha çok ideolojik eserler vermiştir. İzleyen yıllarda politikadan uzak, eğlendirici yanı ağır basan duygusal ögelerin de yer aldığı eserler ve senaryolar yazmıştır. 1962'de edebiyata katkılarından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür. 20 Aralık 1968'de New York'ta yaşamını yitirmiştir.

Tanıtım

Klasiklerden olan Jonh Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar'ı, biri zeki biri ise yarım akıllı iki tarım işçisinin hayatını konu almaktadır. Zeki karakterimiz George Milton olmakla beraber yol arkadaşı ve ona emanet iri ve güçlü aynı zamanda kelimenin gerçek anlamıyla zekası geri olan Lennie Small diğer karakterimizdir. George ve Lennie'nin yeni bir çiftlik bulması ve bir arazi satın alma hayalleri ile başlayan kitap hiç ummayacağımız bir sona doğru ilerlemektedir. Karakterlerimiz yepyeni insanlarla tanışırlar ve bu sonlarının başlangıcıdır.

Özet

George Milton, Lennie'nin küçüklükten arkadaşıdır, zeki ve ufak tefek bir insandır. Lennie Small ise IQ'su düşük, akli dengesi bozuk ama soyadının aksine iri, güçlü ve kuvvetlidir. George, Lennie'ye göz kulak olmak zorundadır çünkü Lennie'ni Clara Teyzesi öldükten sonra sorumluluk George'a bırakılmıştır. Kitap George ve Lennie'nin yeni bir çiftliğe gelmesiyle başlar. Bir öncekinden atılmışlardır. Çünkü Lennie bir kadının eteğini yumuşak olduğu için okşamaya kalkınca taciz olarak nitelendirilmiştir. George ve Lennie'nin hayali bir arazi alıp içinde tavşanlar ve daha pek çok şeyin bulunduğu bir evleri olmasıdır. Bu yüzden yeni bir çiftliğe gelmişlerdir. Yaşlı Candy, Patronun oğlu boksör Curley, Carlson, Slim ve Zenci seyis Crooks gibi yeni insanlarla tanışırlar. Sonradan Candy'de George ve Lennie'nin çiftlik hayallerine ortak olur. Curley ufak tefek bir insan olduğu için Lennie gibi iri insanlardan hoşlanmaz, bu nedenle Lennie ile uğraşır durur. Curley, Lennie'ye sataştığında Lennie kendini korumak için istemeden Curley'nin kolunu parçalar. Curley'nin bir karısı vardır ve kibarca söylemek gerekirse flört etmediği kişi kalmamıştır. Kitabın sonunda Lennie ile sohbet ederken Lennie onun saçını okşamaya başladıktan sonra çığlık atmaya başlar ve Lennie ne yapacağını bilemezken yanlışlıkla onu öldürür. Sonra daha önce George'un bir şey olursa çalılıklarda saklan sözüne uyarak çalılıklarda saklanır. Curley ve diğerleri Lennie'yi öldürmek için yola çıkınca George, Lennie'yi ensesinden vurarak öldürmek zorunda kalır.

Kitaptan Kesitler

Sayfa 10

(...)

George ona öfkeyle baktı. "Cebinden ne çıkardın sen?"
"Cebimde bir şey yok ki benim," dedi Lennie kurnazca.
"Cebinde bir şey olmadığın biliyorum. Elinde ne var, sen onu söyle. Ne saklıyorsun elinde, çabuk söyle bana."
"Bir şey yok elimde George. Gerçekten yok."
"Hadi uzatma, ver elindekini bana."
Lennie sımsıkı kapadığı avucunu George'tan uzakta tutuyordu. "Bir şey var sayılmaz ki George, küçük bir fare işte."
"Fare mi? Canlı bir fare mi?"
"Yok, yok. Ölü bir fare George. Ben öldürmedim ama. Doğru söylüyorum, ben öldürmedim.Bulduğumda ölmüştü çoktan."
"Ver onu bana," dedi George.
"Olmaz. Ne olur bırak da cebimde dursun George."
"Çabuk ver onu bana!"
Lennie'nin kapalı avucu söyleneni yavaşça yaptı. George fareyi alıp hızla gölün karşı kıyısındaki çalılığa fırlattı."Hem ölü bir fareyle ne yapmayı düşünüyordun ki sen?"
"Yürürken baş parmağımla okşarım diye düşünmüştüm," dedi Lennie.

(...)

Sayfa 13-14

(...)

"Şu fareyi kendiliğinden verecek misin bana, yoksa önce seni dövüp sonra mı alıyım ben onu?"
"Neyi alacaksın ki benden?
"Neyi alacağımı gayet iyi biliyorsun sen. Ver şu fareyi bana."

Lennie istemeye istemeye elini cebine soktu. "Niye onu cebimde tutamıyorum ben? Kimsenin faresi değil ki. Çalmadım ben onu. Yol kenarında yatıyordu, oradan aldım," derjen sesi kırgındı.

George'un eli emreden bir tavırla havada asılı kalmıştı. Topu sahibine getirmek istemeyen bir köpek gibi yavaşça yaklaşan Lennie geri çekildi birden, sonra yine yaklaştı. George iki parmağını sertçe şaklattı, bu sesi duyan Lennie fareyi onun avucuna bırakıverdi.

"Kötü bir şey yapmıyordum ki ona George. Sadece okşuyorum biraz."

George ayağa kalktı, fareyi kararmakta ola çalılığa  doğru olabildiğince uzağa attıktan sonra gölün kıyısına gelip ellerini yıkadı. "Sen tam bir kaçıksın. Ayaklarının ıslandığını görünce fareyi almak için nehrin öte yakasına geçtiğini anlayacağım aklına gelmedi mi?" Lennie'nin inleyerek hıçkırdığını duyunca başını ona doğru çevirdi.  "Bebek gibi ağlıyor musun bir de? Hey yüce Tanrım! Seni gibi kocaman bir adamın şu yaptığına bak!" Lennie'nin dudakları titredi ve gözleri yaşla doldu.

(...)

Sayfa 17

(...)

"Seni gerizekalı manyak! Ne yapıp edip benim başımı belaya sokmayı beceriyorsun." Birbirinin konuşmasını taklit eden küçük kızlar gibi ağzını büzerek konuşmaya başladı: "Kızın elbisesine dokunmak istemiştim sadece... O elbiseyi bir fareyi okşar gibi okşamak istemiştim... Peki o kız sadece elbisesine dokunmak istediğini nereden bilebilirdi? Kız geriye çekildikçe sen sanki bir fareyi yakalıyormuş gibi yutmaya çalıştın kızı. Bağırmaya başladı o da avaz avaz tabii. Biz ne yaptık? Bütün bir gün boyunca sulama kanalında saklanmak zorunda kaldık peşimize düşen adamlara yakalanmayalım diye. Karanlık olunca çıkabildik ancak su kanalından,  sonra da o çiftlikten ayrılmak zorunda kaldık. İşte hayatımız böyle geçiyor bizim, başımıza hep öyle bir şey geliyor. İçinde bir milyon farenin olduğu bir kafese tıkabilsem seni keşke, orada eğlenip dururdun kendi kendine."

(...)

Sayfa 50

(...)

"Tuhaf aslında" dedi George. "Eskiden onunla birlikteyken çok eğlenirdim. Onu bir sürü şaka yapardım hayatını kendi kendine sürdüremeyeceğini gördüğümde. Şaka yaptığımı bile anlamazdı, o kadar aptaldı. Ben de eğlenirdim ona böyle şakalar yapıp. Onun yanında kendimi çok akıllı biriymişim gibi hissederdim. Ona ne söylersem söyleyeyim yapardı, ne kadar saçma olursa olsun uçurumdan atlamasını söylesem inan hiç tereddüt etmeyip atlardı hemen. Ancak bir süre sonra artık okadar eğlenceli hale gelmemeye başladı bu hali. Çünkü hiç kızmıyordu bana dayaktan canını çıkarırdım onun, yalnızca ellerini kullanıp benim vücudumdaki her bir kemiği kırabilecek güçte olmasına rağmen bana hiçbir zaman el kaldırmamıştır."

(...)

Sayfa 50

(...)

"Onunla dalga geçmekten beni vazgeçiren olayı anlatayım sana. Bir gün Sacramento Nehri'nin kıyısında bir grup arkadaş ile takılıyorduk. Kendimi çok akıllı bulduğum bir gündü. Lennie'ye dönüp 'Atla suya' dedim. O da atladı. Ama suda tek bir kulaç bile atamadı. Neredeyse boğuluyordu, zar zor çıkardık onu sudan.Onu kurtardığım için bana o kadar nazik bir tavırla teşekkür etti ki. Suya atlamasını ona benim söylediğimi tamamen unutmuştu. İşte o olaydan sonra bir daha onunla hiç dalga geçmedim."

(...)

Sayfa 51

(...)

"İyi biri o,"dedi Slim. "İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun."

(...)

Sayfa 53

(...)

   "Şimdi hemen yatağından kalkıp bu yavruyu yuvasına götürüyorsun. Onun annesinin yanında uyuması lazım. Öldürmek mi istiyorsun sen onu? Daha dün gece doğmuş yavruyu yuvasından alıp buraya getiriyorsun. Hemen geri götür onu yoksa Slim'e onu senden geri almasını söylerim."
    Lennie yalvararak ellerini uzattı. "Ne olur onu bana ver George. Tamam, yerine götüreceğim. Kötü bir şey yapmak istemedim. Sadece biraz okşamak istedim."

(...)

Sayfa 68

(...)

   "George kendi küçük toprağımızı satın alıp ektiklerimizi yiyip tavşanlarımızı sevmemize ne kadar zaman kaldı?"
    "Bilmiyorum," dedi George. "Bayağı bir para biriktirmemiz lazım ikimizin. Ucuza alabileceğimiz bir arazi var kafamda, ama işte onun için bile para biriktirmek gerekiyor, bedava vermiyorlar ki."

(...)

Sayfa 120

(...)

     Clara teyze yok oldu birden. Onun yerine Lennie'nin zihninden bu kez kocaman bir tavşan çıkıp geldi. Lennie'nin karşısına geçip oturdu. Kulaklarını sallayıp burnunu oynatıp duruyordu. O da Lennie'nin sesiyle konuşuyordu.
     "Tavşanlara bakacakmış," dedi küçümseyen bir tavırla. "Seni kaçık seni.Tavşanları yanına bile yaklaşamazsın sen. Yemek vermeyi unutur açlıktan öldürürsün onları. sen beceriksizin tekisin. Senin elinde ölür tavşanlar. Peki George ne der o zaman?"
     "Unutmam yemek vermeyi," dedi Lennie yüksek sesle.
     "Unutmazmış," dedi tavşan. "Senin beş paralık değerin bile yok aslında. Tanrı biliyor ki George elinden geleni yaptı seni kurtarmak için,ama sen onu dinlemedin ki hiç. George'un tavşanlara bakmana izin vereceğini sanıyorsan hala kafayı iyice üşütmüşsün demektir. Artık izin vermeyecek sana kesinlikle. Seni şöyle sopayla sıkı bir dövecek, bak buna emin olabilirsin işte."

(...)


Sayfa 124

(...)
    
      Şimdi çalılıktan çıtırtı sesleri gelmeye başlamıştı. George başını çevirip o tarafa baktı.
     "Hadi devam et George. Ne zaman yapacağız bunları?"
     "Çok yakında yapacağız."
     "Sen ve ben."
     "Evet, sen...ve ben. Herkes sana iyi davranacak. Başın artık hiç belaya girmeyecek. Kimse kimsenin canını yakmayacak, kimse kimseden bir şey çalmayacak."
     "Bana kızdığını sanmıştım George," dedi Lennie.
     "Hayır." dedi George. "Hayır Lennie. Kızmadım sana. Ben sana aslında hiç kızmadım ki, şimdi de kızgın değilim. Bunu bilmeni istiyorum."
     Sesler yaklaşmıştı iyice. George tabancayı yerden alıp sesleri dinledi.
     "Şimdi yapalım hemen. Araziyi hemen şimdi alalım," diye yalvardı Lennie.
     "Tabii, hemen şimdi. Hemen yapacağım. Şimdi yapacağız."
     George tabancayı kaldırdı, namluyu Lennie'nin ensesine yaklaştırdı. Eli tir tir titriyordu, ama yüzünde kararlı bir ifade vardı, silkindi ve elini sabitleştirdi. Tetiği çekti. Çıkan gürültü dağlara yükseldi, sonra aşağıda yankılandı. Lennie titredi, sonra yavaşça öne doğru kumun üzerine düştü, orada öylece hareketsiz kaldı.

(...)
- 2014 - 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ

1984